söyleyen: Aida Amidi
14/01/1982, Tahran
Çeviren: Haşim Hüsrevşahi
uğultular ortasında can veriyordu sesler
caddeye ölü toprağı serpmişlerdi
ve biz kalkmak için elimizi diğerinin omuzuna koyamıyorduk
biz hışırtılı sesimizi
bilge ve zehirli bir yılan gibi
saklamıştık göğsümüzde
caddenin ortasında siper almış
uğultuyu yarıyorduk
kesilmiş gırtlaklardan yükselen sesi arıyorduk
biz bir kabustan diğerine fırlatılıyorduk
uykuyla uyanıklık arasındaki sınıra dokunmaksızın…
rivayet edilir ki kendi oksijen kapsülünü sırtlamıştı
çıplak kayaları tırmanıyordu
ve prangalarının sesini
kulaklarımıza sokuyordu…
yüzerek bataklıktan dışarı fırlıyorduk
yaralı derimize yumurtlamak için böcekler pusuya yatmıştı
ve biz
biz
biz
kâbusun mantığından habersizdik
soluk soluğa hastane merdivenlerinden çıkmak
korku ve umut arasında sarkaç olmak
utanç içinde
Keşaverz Bulvarı’nda moloz olmak
Meryem’in bulutlu yüzü
ve biz ki
kemiklerimiz, gözlerimiz ve sesimiz titriyordu rüzgarda.
kâbusun kendi mantığı vardı:
“yukarı tırmanan ölür
kaybolan kalır”
biz kaybolmuştuk
ve ilgili bakanlıkların koridorları sonsuza kadar sünmüştü.
… nolu dosya
… nolu blok
… nolu hücre
birbirimizin numaralarını ezber değildik
ve kimse bilmiyor yoldaş
senin öksürüklerin bizim boğazımızı tırmalıyor
kardeşim!
ey güleç yıldız!
ki havayı yumrukluyordun
duvarı yumrukluyordun
göğsünü yumrukluyordun
ve kimse seni görmüyordu.
biz aç ve avareydik
kimimiz taş bağlamıştık karnımıza
kimimiz tırnağımızla taşı yontuyorduk
ve su verilmiş kılıç yapıyorduk
ve hiç birimiz katillerin elinden sağ kurtulmuyorduk
durmadan siz öldürdünüz diyen sesi duyuyor musunuz?
zira her kim her nerede ve her ne şekilde ölürse ölsün
onu siz öldürmüşünüz
çünkü siz öldürmüşsünüz.
ve senin katillerin biliyorlardı
başı yarı kesilmiş tavuk koştukça ölüme daha da yaklaşır
seni koşasın diye bıraktılar
aldığın her solukla can veresin diye
verdiğin her solukla can verelim diye…
bana bakın
bana ki kandan bir iz taşırım boğazımda
anımsayın göğsümde sakladığım zehirli yılanı
kime doğru sıçrayacağını bilen yılanı
bellekten kalkan zehri anımsayın!
çünkü ben çoklarının kesilmiş gırtlağıyım
Mohtarı’yım[1]
Puyende’yim[2]
Gaffar’ım[3]
ben Abtin’in[4] kesilmiş gırtlağıyım!
Mart 2022

[1] İran İstihbarat Bakanlığı tarafından kaçırılarak Aralık 1999 tarihinde katledilen İran Yazarlar Birliği üyesi yönetim kurulu üyesi, filozof, şair Mohammed Mohtari.
[2] İran İstihbarat Bakanlığı tarafından Aralık 1999 tarihinde kaçırılarak katledilen İran Yazarlar Birliği üyesi, sosyolog, çevirmen, yazar Mohammed Cefer Puynedeh
[3] İran emniyet güçleri tarafından Ekim 1997 tarihinde evinde katledilen İran Yazarlar Birliği üyesi, üniversite öğretim üyesi, şair, yazar Gaffar Hüseyni
[4] Bektaş Abtin. İran Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyesi. Şair. Mahpus. Hapisteyken Covid-19’a yakalandı. Durumu ağırlaşınca ancak hastaneye kaldırıldı. Hastanede ayak bileklerinden yatağa zincirlendi. Ve o halde hayatını kaybetti.
