Faşizm hep iğrenç olmuştur!

victora jara ile ilgili görsel sonucu

Eylül 1975’ti. İngiltere’nin Bradford kentinde, üniversitenin büyük konferans salonunda yüzlerce gençle birlikteydim. Şilili dostlarımızla İranlı öğrenci hareketi olarak birlikte bir anma töreni düzenlemiştik. Amerika’nın “bizim çocuklar” cinsinden Pinoşe adlı faşist bir generalin marifetleri konuşuluyordu. Allende anıldı, Neruda okundu… ve katledilen binlerce vatanseverin yanı sıra şarkılarıyla faşistlerin kalbini korkudan titreten bir adam: Victor Jara (Viktor Hara) anıldı ve yayımlanan yüzlerce insanın eşlik ettiği şarkıları salonu inletti. Hani gitarı kafasında kırılan, ibreti alem olsun diye bilekleri baltayla kesilip Stadyum’un kapısına asılan, sonra da 16 Eylül’de öfke, kin ve nefret kusan faşistlerin makinelileriyle gövdesi delik deşik edilen o esmer gülüşlü adamı andık!

O zaman çok şaşırmıştım, nasıl olur insanlar yüz binler halinde, dalga dalga vatanlarını terk ederler diye… Şilili dostlarım anlatırdı biz anlamakta zorlanırdık. Taaa ki 1980 sonrasında İran’da kara bir faşizm topluma çökünceye kadar… işte o zaman anladık. Şilili dostlarımızdan genç ressam Sylvia’nın sevgilisi Ahmed de kuruşuna dizilmişti İran’da… ve bu sefer İran’dan yüz binler göçe başlamıştı.

İster dinci faşizm, ister “dinsiz” faşizm olsun fark etmez, ortak yanları evrenseldir: Sermayenin egemenliğini pekiştirmek, aydınlıkları karartmak, düşünenleri silip yok etmek, çeşitliliği ezip tekliği yaratmak ve bunu nefretle, kinle, aşağılık bir küçük düşmek ve küçük düşürmekle sürdürmek. Faşizm hep iğrenç olmuştur. Ve ne acı ironidir ki onlar vatansever aydınları katlederken, hapishanelerde halkı işkenceden geçirirken hep demokrasiden, kutsal değerlerden, (benim dedikleri) sade vatandaştan, milletten ve (yabancılara sattıkları) “benim yurdumdan” büyük anavatandan dem vururlar hep!

Faşist egemenliklerin azdığı dönemler, sermayenin başlatmayı planladığı savaşlardan önce “arka cepheyi” sağlama almak niyeti ile ülkede kıyımlar, soykırımlar, cinayetler, tasfiyeler başlatmışlardır hep. Ancak General Pinoşe seçilmiş, meşru sosyalist bir hükümeti CİA’nin yardımıyla yıkıp halkı kılıçtan geçirmiştir.

16 Eylül nedeniyle, faşizmi, savaşları ve işkenceleri lanetlerken Victor Jara’yı, Sylvia’nın sevgilisi değerli dostum Ahmed’i ve bu bağlamda yeryüzünde faşizmin kurbanı sayısız insanı saygıyla anıyorum. 

(h.h.)

“Víctor Jara dudaklarında şarkıyla öldü. Onu yanından hiç ayırmadığı yoldaşı, gitarıyla birlikte stadyuma getirdiler. Ve şarkı söylemeye başladı. Öbür tutuklular, gardiyanların ateş açma tehdidine rağmen melodiye eşlik etmeye başladılar. Sonra bir subayın emri ile askerler Víctor’un ellerini kırdılar. Artık gitar çalmıyordu, ama zayıf bir sesle şarkı söylemeyi sürdürdü. Bir dipçikle kafasını parçaladılar ve diğer tutuklulara ibret olsun diye ellerini kesip tribünlerin önüne astılar.„

—Vladimir Çernisev

(Bu aktarımın kaynakçası Vikipedia)

Yorum bırakın